
Morgan Freeman ; baş tacı ettiğim ,el üstünde tuttuğum , diğerleri bir yana sen bir yana dediğim aktörlerden birisidir. Kendisine olan sevgim bu derecede iken , geçtiğimiz pazar dünya kupası finalini izlemek için emektar kanepeme uzanmış , gözümü televizyona dikmiştim ki; bir de ne göreyim Morgan baba eski açıkta oturmuş maçı izliyor. Önce yanlış mı gördüm acaba diye yattığım yerden bir doğruluyorum. Ama hayır, TRT’nin genel kültür sınavından pekiyi dereceyle geçmiş spikeri o adamın Morgan Freeman olduğunu söylüyor. Resmi makamdan da onay geldiğine göre gördüğümü sandığım şey oradaydı. Sonra spikerimiz hiç gereği yokken , aynı sınavdan yine yıldızlı pekiyi almış olan Ömer Üründül insanından , Morgan babanın çok klas bir oyuncu olduğunu tasdik etmesini istiyor. Ömer Üründül insanı da “çokkk” diyerek yine resmi ağızdan tasdik belgesini yapıştırıveriyor. O sırada sahada herhalde futbol adına anlatacak pek bir şey bulunamıyor ki , yine hiç gerek yokken bir de döktürdüğü filmlerden hatırlanmaya uğraşılıyor. Bir müddet sessizlikten sonra neyse ki imdada “Esaretin Bedeli” yetişiyor. Spiker abimiz bakıyor ki ortalık yeri pisletmiş , üzerine daha fazla tüy dikmenin bir anlamı yok deyip konuyu kapatıyor.Neyse Freeman’ın bir futbol tutkunu olduğunu bilmiyordum. Daha önce “İnvictus” filminde , adından başka futbolla benzerliği olmayan bir spor ile haşır neşir olmuştu ama bilemiyorum. Eğer yanlışlıkla karıştırıp gelmediyse , işte onu sevmemiz için bir sebep daha. Belki de Jack Nicholson dan kurtulup kendi “Bucket List”inin üst sıralarında yer alan "Madde5:Dünya Kupası finalini tribünden izle" hayalini gerçekleştiriyordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder